12 Mart 2014 Çarşamba

Berkin Elvan

14 yaşındasın, bakkala ekmek almaya gidiyorsun. Sonra yaşadığın şehirde cereyan eden Gezi Parkı olayları sebebiyle direnişçilere atılan bir gaz bombası kapsülü başına isabet ediyor ve yere yıkılıyorsun. Ardından hiçbir şey hatırlamıyorsun. Derin bir uykuya dalıyorsun. Uzun süre makinelere bağlı yaşıyorsun ve vücudun direnmeyi bırakıyor. 269 gün sonra yaşam mücadeleni kaybediyorsun ve toprağa bırakılmak üzere üzerine beyaz bir çarşaf örtüp seni ailene teslim ediyorlar.


14 yaşındasın, okula gidip ders dinleyemiyorsun. Arkadaşlarınla sokakta top oynayamıyorsun. Belki sevdiğin bir kız vardır okulda. Onu bir daha göremiyorsun. Aileni en son bakkala giderken evden ayrıldığında görüyorsun. Belki söylenerek çıktın evden. Belki o anda televizyonda sevdiğin bir çocuk programını yarıda bırakıp gittin. Dönünce izlemeye devam ederim diye düşündün. Ama dönemedin.  
14 yaşındasın, ergenliğe yeni yeni adım attın. Bıyıkların terledi mi çocuk? Aynaya uzun süre bakıp beğendiğin yanlarını ve beğenmediğin yanlarını irdeledin mi çocuk? Büyüyünce ne olacağım diye hayal kurdun mu çocuk? Eminim kurduğun hayallerin arasında ölmek yoktu.
14 yaşındasın ve sana ölümü yakıştırdılar. Öyle talimat verdiler. İsabet etti dediler. Üzgünüz dediler. Sana Allah'tan rahmet, ailene sabır dilediler.
Yakışmadı sana soğuk ölüm. Bu kadar sıcak gülümsemeye, insanın içini ısıtan bu kadar güzel bakışlara, masumiyete ölümün soğukluğu yakışmadı.
Dilerim Allah'tan sana bu hükmü reva görenler tez zamanda cezalarını çekerler. Pazar sabah kahvaltılarında elleri her ekmeğe uzandığında sen gel akıllarına. Geceleri yastığa başlarını koyarken senin o masum gülüşün belirsin gözlerinde. Seni hiç tanımadım, ama asla unutmayacağım... Melekler yoldaşın, mekanın cennet olsun, kara kaşlı esmer çocuk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder